Teşvikiye Ahmet Fetgari sokak yine pek hareketli son zamanlarda. Bu bahar daha da cıvıl cıvıl olacağını hissediyorum. Aynı sokaktaki 44A Sanat Galerisi de alanına cici mi cici bir cafe eklediğinden beri bir fincan kahvenin yanına bolca sanat alır olduk, ki bana göre tadından yenmez bir durum 🙂 90ların en sonuydu sanırım, iş için Fethiye’deki yeryüzü cennetimiz…
Beyaz ya da Mavi fark etmez! Tüm yakalıların bilmesi gereken bir lisan: Patronca !
Henüz genç bir basın mensubu iken tanımıştım Demet’i… O gazeteci, ben iletişimci… Hep koşturma halinde iki insan, çok da sık bir araya gelemedik doğrusu. Ama uzaktan da olsa hep izledim kendisini. Cevval, bir koltuğa pek çok karpuz sığdırabilecek beceride olduğunu hissediyordum. Nitekim geçen yıllar bunu hepimize gösterdi. 20 senelik meslek hayatına, pek çok gazete-dergide başarılı…
Yaşasın “Tekno” Ruh!
Hem ülkemizde, hem de dünyamızda karanlık günler yaşadığımız bu dönemde; hayat nasıl geçecek, bizi, çocuklarımızı nasıl bir gelecek bekliyor diye düşünmeden yapamıyor insan… Bu konudaki tahminlerime girersem çoook uzun ve karamsar bir yazı çıkar diye çekiniyorum.Daha çok; aklımdan geçenler kelimelere dökülür, belge halini alırsa kalbimde taşımaya çalıştığım, güzel günler geleceğine dair umudu kaybederim diye korkuyorum. E, insanım, korkuyorum. Umut…
Devinim İçinde Bir Lezzet Hikayesi; Alancha ve Kemal Demirasal
Birkaç sene önce yapmaya kalkıştığı işi öğrendiğimde, ileride ismini baya bir duyarız demiştim içimden… Yanılmamışım. İzmirli Kemal Demirasal, hala pek çoğumuza bir miktar yabancı gelebilecek, iddialı bir işi hayata geçiriyor Alancha’da; deneysel lezzet yolculuğunu… Bu durumun kendisinin enteresanlığı kadar, 34 yaşındaki Demirasal’ın bu noktaya geliş süreci de bir o kadar ilginç. 10 yaşından 20’li…
Bildiğimiz Markalarda Yeni İmzalar Alışveriş Arzumuzu Kamçılar mı? Kamçılar!
Giyim, kuşam, takı, mücevher, ayakkabı, çanta… Bu kelimeler – sadece kelime olarak bile – bende tarifi zor bir duygu uyandırır her zaman… Hani limon deyince hepimizin bi ağzı sulanır, dişi kamaşır ya, istem dışı bir durumdur. Sanki onun gibi bir şey… Zaafım var. Bayılıyorum. Alışveriş, yeni ciciler, farklı tasarımlar bana kendimi baya iyi hissettiriyor 🙂 Şimdi…
İnsanın Tasarımdan Başı Döner mi? Döner!
Boğaz hattının en şık tasarım mağazalarından ve Bebek semtinin en sevimli noktalarından biri olan Chic Town Deco’ya adım atarsanız, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Dünyanın her köşesinden özel olarak getirilmiş tasarım objeleri başınızı öyle bir döndürecek ki; orada gene tasarım harikası koltuklardan birine çöküp, mağazanın kurucu ortaklarından Mimar Tülay Beşir’in bir acı kahvesini içmek…
Komşuda Yetişir, Bize de Düşer
Her gün önünden geçtiğim binada bir gün bir hareket, bir renklilik… Kaktüsler, yeşilimsi bitkiler falan… Dedim, çiçekçi açmışlar… Sonra daha dikkatli bakınca vitrine “bi dur!” dedim kendime… “Bu öyle sıradan bir çiçekçi değil!” Bir köşede asker postalları, yanında el örgüsü ile kaplanmış saksılar, akvaryum misali cam fanuslar… Ama hepsinin içlerinde minicik bitkiler, sukkulentler, ağaçcıklar… Diğer…
Sana Çok Özel Bir Binanın Terasından Baktım Aziz İstanbul…
Baktım ve Yahya Kemal Beyatlı’yı yad ettim. “Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer” demiş ya… Bildim o duyguyu, Beyoğlu’nun en özel, en eski binalarından biri olan Ravouna 1906’nın terasından İstanbul’a bakarken… İyi hissettim kendimi ve çok şanslı… İstiklal Caddesi’nden Tünel’e doğru yürürken, 201 numaraya gelince kafanızı kaldırıp, bir bakın. Hatta tereddüt etmeyin, café…
Ben Ve Juico İle Baştan Sona Sağlıklı 1 Gün !
Sağlıklı yaşam, dengeli beslenme vb. konularında en son söz alacak kişilerden biriyimdir sanırım. Herkes gibi benim de dikkat ettiğim, özen gösterdiğim ve hatta ağır şekilde savunucusu olduğum noktalar var elbette. Kendimi seviyorum sonuçta… Mesela çayda, kahvede şeker kullanmam! “Cheesecake”siz duramam ama! Yazarken ben bile gülüyorum. Az da olsa fena alışkanlıklarım vardır anlayacağınız… Yediğine, içtiğine –abartmadan-…
Miniko Shop
Pera beni daha bir çeker oldu son zamanlarda… Bir “iyi hissettiren” mekan daha Pera’dan geliyor bu sayıda… E yazın İstanbul demek, sadece sahil şeridi demek değil… Yerel turist olun, vurun çantanızı sırtınıza, Pera’yı, Galata’yı, Balat’ı, Karaköy’ü, Eminönü’nü keşfe çıkın. “E, sık sık gidiyorum zaten oralara, geçenlerde Karaköy’deydim…” falan demeyin, emin olun her gittiğinizde yepyeni bir…