Sanda Spa
   

2017’nin 2018’e Kattıkları

Politikaya değinmeden global bir bakışla ve kişisel bir yorumla giriş yapacak olursam tuhaf bir yıldı 2017… Sanki; 1990lardan beri uyum sağlamaya çalıştığımız, internetle hız kazanan, bilgi çağı denen bir devrin romantik final melodileri ve şahsen beni -belki de pek çoğumuzu- tedirgin edecek kadar MUAZZAM BİR GELECEĞİN GÜMBÜR GÜMBÜR AYAK SESLERİ ile doluydu…

Yaşamın her alanında, bir gün gerçek olacağını zaten tahmin ettiğimiz pek çok FÜTÜRİSTİK hadisenin sinyallerini aldık 2017’de. Artık; yapay zekalarla el ele tutuşacağımız, bilim-kurgu filmlerdeki  sahnelerin gerçekleriyle bezeli, YEPYENİ BİR VAROLUŞa geçiyor olduğumuz belgelendi. (bu konu apayrı, upuzun bir başka yazının konusu aslında. bazı örneklerini diğer sayfalarda işledik hatta, ama bi ara konuşalım isterim J

Aynı anda NOSTALJİ, geçmişe duyulan özlem tavan yaptı. Ev partilerinden tutun, kamp kurmaya, müze ziyaretlerine kadar küçük gruplar halinde yapılan eylemler çoğaldı. Vatka, nakış, örgü, fitilli kadifeler, kısa topuklar, bel çantaları, müzikaller, tiyatrolar, gazinolar, meyhaneler, bozacılar, anneanne tarifleri, plak, hatta kaset gibi pek çok tatlı hatıra yeniden hayatımıza girdi.

Gerek toplumsal, gerek siyasi, skandallar, ahlaksızlıklar bir bir gün yüzüne çıktı. Tüm Dünya’da KADINLARın şaha kalktığı, en çok sesinin duyulduğu seneydi belki de 2017. Ülkemizde ise; insanca yaşamı savunan herkesi isyana sevk edecek kadar ayyuka çıkan kadın cinayetleri ve tacizlerine rağmen, “Ben Varım!” diyen, başarılı, azimli kadınlarımızın da atağa geçtiği yıl oldu 2017.

Kitlesel paranoya ne kadar artarsa artsın, umut/adalet arayışları, uluslararası yardımlaşmalar, dev sosyal sorumluluk projeleri, gönüllü çalışmalar hayli dikkat çekti. Yetmez ama yine de; 4 AYAKLI DOSTLARIMIZın yaşam hakları için bugüne dek konuşulmadığı kadar yüksek sesle konuşuldu, çok şükür.

DENEYİM, ister gerçek, ister simülasyon olsun, her zamankinden önemli olacağını ispat etti. Lokallik, her apartman altında bir cafe ile iyice mikro düzeye indi. Yediğimiz, içtiğimiz çoğu şey renklendi, “has”laştı. Lezzet alışkanlıklarımız Hawaii’ye kadar uzandı. Veee GASTRONOMİ iyice halka indi. “İYİ HİSSETME” kavramının içini layıkıyla doldurabilme arayışları arttı. Herkes ilham alma-ilham verme derdine düştü. Belki de İLHAM 2017’nin kelimesiydi.  

SOSYAL MEDYA -başta Instagram olmak üzere- altın çağına geçiş yaptı. Bu sayede markalaşma, pazarlama, reklam, fotoğrafçılık, sanat, iletişim gibi kavramların nasıl form değiştirdiğine tanık olduk. Kartvizitlerimiz bir çırpıda söylenen Instagram adreslerimizle yer değiştirdi. Matbaalar bu işe üzüldü.

SANAT, aklınıza gelebilecek her alanda gerçekleşen işbirlikleri ile gezegenimiz üzerinde muhteşem bir yayılma sergiledi ve fikrimce imparatorluğunu kurdu. Her zaman dile getirdiğim; “Dünyayı kadınlar, sevgi ve sanat kurtaracak!” tezimi buradan yineleyebiliyor olmak da bana mutluluk verdi 🙂

Kısaca; Dünyada dengelerin değiştiği, bambaşka dinamiklerle tanışacağımız bir “NEO-ÇAĞ”a adım attık sanki 2018 ile… İçin için hepimiz biliyoruz ki; artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Bir cevap yazın